Kaygı Bozukluklarında Psikoterapi

Kaygı; insan hayatında olması gereken, olası tehlikelere karşı plan yapmamızı ve hazırlıklı olmamızı sağlayan bir duygudur. Bazı bireyler, hayatın birçok farklı yönü ile ilgili kaygı ve endişe duyar. Bir süre sonra bu durum, aşırı ve mantıksız bir hal alır. Bu noktada “kaygı (anksiyete) bozukluğu”ndan söz etmek mümkündür. Kaygı bozuklukları; bireyin iş, okul ve sosyal yaşamındaki işlevselliğini ciddi şekilde bozabilir. Yaygın kaygı bozukluğu, obsesif-kompülsif bozukluk gibi birçok anksiyete bozukluğu türü olmasına rağmen, araştırmalar çoğunun benzer süreçlerden kaynaklandığını göstermektedir.

Anksiyete bozukluğu olan bireyler, hoş olmayan duygu ve durumlara olumsuz tepkiler verme eğilimindedir. Çoğu zaman kişi, kendisini endişelendiren durumlardan veya deneyimlerden kaçınarak bu olumsuz tepkilerle baş etmeye çalışır. Ne yazık ki, kaçınma sağlıksız bir baş etme becerisi olup, kaygıyı beslemektedir.

Anksiyete bozukluklarının tedavisinde psikoterapinin önemi büyüktür. Psikoterapi, kaygı ile başa çıkmada somut beceri ve teknikler geliştirmek için danışan ve psikoloğun yürüttüğü işbirlikçi bir süreçtir. Belli bir süreçten sonra kişi, kendi kendinin terapisti olma becerisini kazanmaya başlar. Buna ek olarak psikoterapi aracılığıyla kişi, anksiyete bozukluklarının doğasını tanır. Sağlıklı ve daha etkili baş etme becerileri öğrenme konusunda bir süreçten geçer.

BDT olarak bilinen “Bilişsel-davranışçı terapi” yöntemi, kaygı bozukluklarının tedavisinde oldukça etkilidir. Tedavinin bilişsel kısmı aracılığıyla, kişi kaygıya neden olan düşünce kalıplarını değiştirmeyi öğrenerek, anksiyete belirtilerinin olasılığını ve yoğunluğunu azaltabilir. Davranışsal kısımda ise, kaygının neden olduğu istenmeyen davranışları azaltmak ve fiziksel belirtileri yönetmek adına çeşitli teknikler öğretilir. Kişi hazır olduktan sonra, korkulan durumların olası olmadığını görmesi için kaygı uyandıran aktivite ve durumlar ile yüzleşmeye teşvik edilir.

Anksiyete bozukluğunun tedavi sürecinde, düzenli psikoterapi seanslarından sonra belirtilerde azalma görülmekte, bazı belirtilerde ise tamamen sönümlenme söz konusu olabilmektedir. Birçok kişi, birkaç seanstan sonra iyileşmeyi fark etmektedir. Süreç, tek bir tedavi şekli ile yönetilemediğinde, tedavilerin kombine edilmesi ile etkili sonuçlara ulaşılmaktadır. Bu noktada farmakoterapi (ilaç) ve psikoterapi kombinasyonu tedavi sürecinde etkiyi artırmaktadır. Siz de kaygı bozukluğu ile mücadele ediyor ve bu durumla nasıl baş edeceğinizi bilmiyorsanız, uzman desteği almak sizin için iyi bir seçenek olacaktır.

Kayseri Psikolog Mihriban ALEMDAR