Bu yazıdan itibaren kalbin odacıkları ile ilgili bazı bilgileri detaylandırarak yazmak istiyorum. Bazen anatomik detaylar bazen de fonksiyonel bilgilerle konuyu dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Sağ kulakçığa gelen kan toplardamar kanı olarak tanımlanır. Halk arasında kirli kan olarak söylenmesine rağmen; vücudumuzun her yerinde bulunan kan, hiçbir zaman kirli değildir. Ancak oksijeni azalmış kırmızı pulcuklar ve diğer hücrelerin yanı sıra doku artıkları, hücreler, doku ve organların ihtiyaçlarını bildirdikleri enzimler veya hormonları içeren mesajlardan oluşan bir kütledir. Bu haliyle bile kalp atmadan içerdiği oksijen ve besin maddeleri ile özellikle beynin, yaklaşık üç dakika tüm gereksinimlerini sağlar. Bu kalbi durmuş bir kişiye müdahale etmek için bize süre verir. Beyin ölümünden önceki sadece 3 dakika. Hatırlatmak isterim ki; kalbi ani duran bir kişi yaklaşık üç dakika daha bizimledir. Olayları sanki bir seyirci gibi seyreder, gözler, neler oluyor diye şaşkın şaşkın bakar, sanki bir başkası gibi olayları üzerine almadan yaşar…

Bünyemizin her noktasını dolaşmış en ücra yerlere uğramış, dağları, dereleri, tepeleri ve yolları aşmış ellerinde olanları ihtiyaç sahiplerine dağıtmış, sağda solda kalanları, çeri çöpü derleyip toparlamış, önüne katmış özellikle eritrositlerden oluşan hayat bahşeden hücreler, denizin diplerinden yüzeye kulaç atan, oksijen açlığı çeken insan misali, kalbin sağ kulakçığına ulaşırlar. Yaklaşık 5 dakikadır tutulan ve soluksuz kalan hücreler bu olağanüstü çalışmalarının karşılığı olarak nefeslenmek üzere kalbe intikal etmişlerdir. Artık nefes almak üzere tünellerden, kanallardan, borucuklardan geçerek geniş bir alanda toplanmak üzere gelmişlerdir. Burası sağ kulakçıktır ki: toplantı merkezinin ilk boşluğudur.

Sağ kulakçık iki ana kısımdan oluşur. Doğumdan itibaren akciğer damarları ile birlikte gelişerek ilerleyen arkada kalan, kalın, kaslı düz kısım ile daha önde üstte yerleşmiş olan ince duvar yapısı ile karakterize, girintili, çıkıntılı, pürüzlü kısım’dır. Pürüzlü kısım sağ kulakçığın kepçesi diyebileceğimiz üçgenimsi bir yapı ile sonlanır. Bu iki yapısal farklılık; kan akımını hızlandırmak, toplardamarlardan kanı kolaylıkla kalbe doğru çekmek, yön vermek, sağ kulakçıkta toplanan kanın karıştırılarak homojenize edilmesini sağlar. Ayrıca hücreleri sağından solundan çalkalayıp devamlı hareket halinde tutarak pıhtılaşma olmasını engeller.

Düz kısım sağ kulakçığa dökülen kanın yumuşakça geçiş sağlandığı ve yönlendirildiği bölümdür. Görevini tamamlamış, yorgun hücreler düz kısımdan kaydıraktan kayar gibi sevinç ve heyecanla yeniden enerji yüklenmesine hazırlanmak üzere sevk edilmektedir. Pürüzlü kısım; gelenlerin bazılarını iç taraflarına çekerek nazikçe çalkalayıp, bir şekilde teşekkür ederken, aynı yerde doğmuş, aynı sokak ve mahallede büyümüş, aynı okulları okumuş, aynı meslek ve ihtisaslara sahip, aynı etiketi taşıyan hücrelerin, görevleri icabı ayrılmak zorunda kalanların tekrar bir araya getirilip buluşturulmalarını sağlar. Kısaca özlemlerin giderildiği, ayrılanların kavuşturulduğu, noktadır, sağ kulakçık. Beyne gidenlerle, böbreğe gidenler, bağırsaklardan gelenlerle mideden gelenler ve diğer yerlerden dolaşıp gelenlerin toplandığı yoklamanın yapıldığı, hizaya sokulduğu, yaralıların, sakatların, düşkünlerin, eksiklerin saptandığı, bilgilerin derlenip toparlandığı ve barkod vurulduğu alandır. Dünya turuna çıkmış ailenin tekrar bir araya gelmesi gibidir, bu toplantı.

Sonuçta sağ kulakçığa gelen her bir hücre; varlık sebeplerinin kaynağına ulaşmak üzere yolculuklarında yeni bir aşamaya geçecek, 5 dakikalık bir döngü ile belki de 1 yaş daha ihtiyarlayacaklar, kendilerinden sonra gelen nesillere öğrendiklerini öğreterek, tecrübelerini paylaşıp arzın merkezine olan yolculuğa hazırlanacaklar. Lunaparkın en heyecanlı, adrenalini en yüksek aletlerine bir adım sonra ulaşarak, derin bir nefes almak üzere oksijen dolu havuza hep birden atlayacaklardır.