İkindi namazı vaktinin başlangıcı, öğle namazı vaktinin sona ermesine bağlı olduğu için öğle namazının sona ermesi konusundaki görüş ayrılığı ikindi vaktinin başlamasına da yansımıştır. Dolayısıyla İmam Ebû Yûsuf ile İmam Muhammed ve diğer mezhep imamlarına göre öğle vakti, her şeyin gölgesi ‘fey-i zevâl’ hariç kendisinin bir mislî olduğu zaman biter ve ikindi namazının vakti başlar.

Buna asr-ı evvel (ikindi namazının ilk vakti) denir. İmam Ebû Hanîfe’ye göre ise öğle vaktinin bitişi, her şeyin gölgesi “fey-i zevâl” hariç kendisinin iki mislî olduğu zaman biter ve ikindi namazının vakti başlar. Buna asr-ı sânî (ikindi namazının ikinci vakti) denir. Diyanet İşleri Başkanlığı takviminde asr-ı evvel uygulaması esas alınmaktadır.
İkindi namazının son vakti güneşin batışından hemen öncedir. Ancak mazeret yoksa bu ana kadar geciktirmemek gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s.), ikindi namazını güneş sararıncaya kadar geciktirip sonra da baştan savma bir şekilde aceleyle kılmayı, münafıkların namazı olarak nitelemiştir (bkz. Müslim, Mesâcid, 195 [622]; Ebû Dâvûd, Salât, 5 [413]). Fakat daha önce kılınamamışsa, güneş batmak üzere de olsa kılınır (Kâsânî, Bedâî’, 1/127; Merğinânî, el-Hidâye, 1/40; Zeylaî, Tebyîn, 1/80; İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/273). Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rek'ata yetişen, namazın tamamına yetişmiş sayılır.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 28 [579]; Müslim, Mesâcid, 163-165 [608]).


Şâfiî mezhebine göre ikindi namazının vakti, kendi içinde “fâziletli”, “ihtiyârî”, “kerâhetsiz cevâz”, “kerâhetli cevâz” ve “özür” olmak üzere beşe ayrılır. Özür vakti, sefer veya yağmur gerekçesinden dolayı ikindi namazı ile öğle namazının cem edilmek suretiyle öğle namazı vaktinde kılınmasıdır. Diğerleri ise her şeyin gölgesinin bir buçuk katına çıktığı zamana kadar fazilet, iki misline çıktığı zamana kadar ihtiyarî, ihtiyarî vakitten güneşin sararmasına kadar kerâhetsiz cevaz ve güneşin sararmasından batışına kadar olan zaman aralığını kapsayan kerahetli cevaz vakitleridir. Bir özür yok iken ikindi namazını kerahetli cevaz vaktine kadar ertelemek caiz değildir. Bununla birlikte güneşin batışından önce bir rek'at da olsa kılabilen kimse ikindi namazını kılmış olur (Nevevî, el-Mecmû’, 3/27).

Borsa İstanbul Saat Kaçta Açılıyor ve Kapanıyor? Borsa İstanbul Saat Kaçta Açılıyor ve Kapanıyor?

Namazlar cem edilmek (birleştirilmek) suretiyle kılınabilir mi?

Belirli şartları taşıyan her Müslüman’a günde beş vakit namaz farzdır. Her namaz kendi vakti içinde edâ edilmek üzere farz kılınmıştır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “Namaz, müminler üzerine belli vakitlerde edâ edilmek üzere farz kılınmıştır.” (en-Nisâ, 4/103) buyrulmaktadır. Bu itibarla normal şartlarda her namazın vaktinde kılınması gerekir. Ancak geçerli bir mazeretin olması durumunda namazlar birleştirilerek (cem’ edilerek) kılınabilir.
“İki namazı birleştirmek” anlamına gelen “cem” öğle ile ikindi namazlarının öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsı namazlarının da akşam veya yatsı vaktinde birlikte kılınmalarını ifade eder.
Hanefî mezhebine göre cem sadece hacılar için söz konusudur. Arefe (arife) günü Arafat’ta ikindi öne alınarak öğle vaktiyle birlikte (cem-i takdim sureti ile) kılınır. Aynı gün akşam namazı geciktirilerek, Müzdelife’de yatsı vaktinde birlikte (cem-i te’hir) kılınır. Bunun dışında namazları cem ederek kılmak caiz değildir (Kâsânî, Bedâî’, 1/127). Diğer mezheplerde (aralarında bazı konularda ihtilaf olmakla birlikte) sefer, yağmur, fırtına gibi mazeretlerle öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem-i takdim ya da cem-i tehir yoluyla kılmak caizdir. Bu görüşün delillerinden birisi İbn Abbâs’ın verdiği "Resûlullah (s.a.s.) Tebûk seferinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kıldı." (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 51-53 [705-706]) haberidir. Hanefîler bu ve benzeri hadislerde söz konusu olan cemin, sûrî (bir namazı vaktin sonunda, takip edeni de vaktin başında peş peşe kılarak, şeklen bir birleştirme) olduğunu söylerler (Muvatta’, Salât, 203 [Şeybânî Rivâyeti, Bâb: 59]; Tahâvî, Şerhu me‘âni’l-âsâr, 1/162 [978-980]; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/173-174).
Önemli mazeretlerin bulunduğu durumlarda Hanefî birisi de diğer mezhepleri taklit ederek anılan namazları cem ederek kılabilir. Mesela seferde olmak, imtihan saatiyle çakışmak, doktorun ameliyatta iken namazı vaktinde kılamaması gibi zarûret ve ihtiyaç hâllerinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları, cem-i takdim veya cem-i te’hir ile kılınabilir.
Namazları birleştirerek kılacak kişi, bu namazları peş peşe ve sırasına göre kılar; iki farz arasındaki sünnetleri kılmaz, başka bir şeyle meşgul olmaz. Öğle ile ikindinin farzları, öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsının farzları, akşam veya yatsı vaktinde peş peşe, ara vermeden kılınır. Sabah namazı ne yatsı ne de öğle ile birleştirilemediği gibi ikindiyle akşam veya yatsı ile sabah da birleştirilemez.