“Mükremin: Bazen düşünüyorum da bu hayat yani her şey bu gelmeler, gitmeler, koşmalar, durmalar, gülmeler, ağlamalar hepsi sanal be Lütfiye. Yani var da yok aslında ya da aslında yok da biz varmış gibi davranıyoruz. Misal öksürüyorsun sonra dönüp arkana baktığında sana en uzak olan şey o öksürük .

Lütfiye: Ben sana pek katılmıyorum Mükremin abi.

Mükremin: Ne zaman katıldın ki zaten?

Lütfiye: Her şeyin boş olduğu doğru değil, her şey sanal da değil, birine söylediğin bir söz, yaptığın bir iyilik uçup gitmiyor ki birini güldürdün mü mesela uçup gitmiyor ki yanağında izi kalıyor belki bin yıl.

Mükremin: Kalıyor mu hakikaten?

Lütfiye: Kalıyor Mükremin abi inan buna. Söz uçuyor belki ama tortusu bir yüreğin bir yerinde kalıyor mutlaka.”

Evet, sevgili okurlar, bugün sizlere zamanında severek izlediğimiz “Bir Demet Tiyatro”dan bir alıntı yaparak başlamak istedim. Ne de güzel anlatmışlar değil mi? İnsanlara en ufak dokunuşumuzun bile boşa gitmediğini ya da yaşamanın boş olmadığını… Bazen dokunduğumuz insanlara bakarak güç bulmuyor muyuz zaten? Bazı şeylere onların hatırına sabretmiyor muyuz? Lütfiye’nin dediği gibi söz uçuyor belki ama bir yüreğin bir yerinde tortusu kalmıyor mu dokunuşların? Kalıyor sevgili okur, Mükremin’in dediği gibi her şey boş değil. Bu gelmeler, gitmeler, koşmalar, durmalar, gülmeler, ağlamalar hiç biri sanal değil. Hepsinin bir amacı var. Hepsi aynı amaca hizmet ediyor aslında bunların. Hepsi belki de sadece bir insana bile olsa dokunabilmek için, onun yanağında ufacık bir tebessüm olarak ya da yüreğinin bir yerinde tortu olarak kalabilmek için. Yılmaz Erdoğan üstad yaşam anlamını gerçekten çok güzel anlatmış izleyiciye. İnsanlara dokunmak ve iz bırakmak. Yaşamın her anının, yaptığınız her işin bu anlama hizmet ettiğini düşünün. İz bıraktığınız ya da bırakmaya çalıştığınız onca insan bırakırsınız yıllar sonra. İz bırakmak derken, illa çok büyük izler de olmayabilir, birinin yaşantısını değiştiremeyebilirsiniz fakat konuştuğunuz bir sözle yüreğinde bir tortu, yanağında bir iz bırakırsınız belki bin yıl.

İşte, geçen hafta yazımın son satırlarında yaşam anlamının ne demek olduğundan ve nasıl olması gerektiğinden bahsetmiştim. Bu hafta da bir örnek vererek somutlaştırmış olduk. Sizde kendi yaşam anlamınızı keşfedebilir ve daha anlamlı, daha doyum alacağınız bir yaşam sunabilirsiniz kendinize. Yapmanız gereken tek şey istemek.

Email: [email protected]