VEDÂYI KUŞANMAK

Hayat, kısa ve bir o kadar da tatlı bir süreç olsa da her daim içinde vedâları barındırır. Kimi zaman arkadaşlarımızdan, ailemizden, sevdiklerimizden, kimi zaman da kalemden , kağıttan ayrılarak aya ve güneşe selam ederek gideriz .

Nedeni ve niçini çokta önemli olmayan bu kaçınılmaz haller , bazen bitişe bazen da başlayışa gebedir . Bu yüzden bir kişinin ölümünü anlatırken, ''öldü'', ''vefat etti'' demek yerine, ’ hayata veda etti’’ demek daha oturaklı ve ılımlı bir söylemdir .

Vedâ öyle dört harfli astarsız bir kelime değildir. Kelebeklerin zikridir. İç burkan bir hayat gerçeğidir. Kalbin sesini dinlemekle aklı başa almak arasında gidip gelmenin son basamağıdır. Bir can yanması, bir suskunluk ve durgunluktur. Kimine göre ruhun tenden sıyrılması, kimine göre sonbaharın ilkbahara duasıdır. Duyarlı olmanın yüklü faturasıdır.

Bazen de yeni bir başlangıçtır vedâlar . Annesini emmeyi bırakan bir bebeğin hayata susamasıdır. Ya düşlerin çıtasının biraz daha yükselmesi yada beklentilerin boyunun daha da kısalmasıdır. Geceye el sallayan ay ve gündüze sırtını dönen güneş yaşanan vedâların sesiz figüranlarıdır.

Vedâların ardından yıldızından soyunmuş geceye döner insan. Koskoca evler dar gelir ufacık bedenlere. Sokaklardan caddelere taşar yanık kokulu adımlar. İttikçe uzar yollar . Kalemin kırıldığı ve ipin boğaza dayandığı vakitlerin ardından kabuğu soyulur geçmişin. Tınısı gittikçe azalan bir hoşçakal sesine pür dikkat kulak kabartılsa da, kaçınılmaz olur çoğu zaman. Bir kahve telvesindeki desenlere dalar gözler. Boşalmış cümlelerin en okkalısı oturur yüreğinizin ortasına. İçtiğiniz çayın deminde boğulur kalır acılar. Ve gidenden çok kalanın zihnine ve yüreğine tortular bırakır vedâlar

Hayat için ölüm neyse kavuşma için de vedâ odur. Nasıl ki ölümden sonra cennet cehennem varsa vedâlardan sonra da bunların gölgesi düşer hayata. Bu yüzden vedâlardan sonra zor olan arafta kalmaktır.

Vedâlar yarını damla damla azaltırken dünü cam parçaları ile dolu nehir gibi akıtır avucunuza. Kalanların‘’Hayata veda etti’’ dememesi için o an size düşen , ellerinizi yüzünüze sürüp yaşanmışlığı aminlemektir.

Söylenmemiş cümlelerin sonuna konulan nokta misali zor iştir vedâ. Balonu elinden kaçan çocuğun öyle bakakalması gibidir bazen. Gideni gözler dolu dolu izlemek. Elden bir şey gelmeyince de ‘’nasip’’ deyip susmak. Ah’ları zamanın sessizliğine gömerek çöküvermek aynı yere.

Acıtsa da bazen şart olur vedâlar . Ruhun eceli gelen tene ve yaprağın damarları kuruyan dala vedâsı gibi kaçınılmazıdır. Yüzü soğuktur. Bu yüzden gülüşlerin altındaki hüzün bulutlarının vedâ anında saklanması zordur.

Kimi vedâlar kırgındır. Hoşçakalsız, habersiz, arkaya bakmadan bir anda olur . Arkanızdan gelen var mı yok mu bakmadan sessizce ve hızlıca yol alırsınız. Kurşun yutmuşa döner o an insan. El sallamak için kolunuzu kaldırmaya mecaliniz kalmaz. Canınızı acıtanı biraz da bu halin , ruhun omuzlarına bindirdiği ağır yüktür.

Vedâ anı gelip çattığında baş dönmesiyle birlikte dizlerinizin titrediğini hissedersiniz. Diller lâl olur o an. Ardından başlar zihin ve kalplerdeki büyük boşluk. Rüyadan uyanmışçasına gözlerinizi yeniden kapamak ve vedaya fırsat vermemek istersiniz. Ama artık güneş doğmuş ve yıldızlar gözlerini yummuştur ne çare !

Yenilginin izdüşümü gibi gözükse de her vedâ ayrılık değildir. Kimisi kalın bir romanın biten birinci bölümü, kimisi bir boks maçının ilk raundu gibidir. Her bölümden sonra okunacak nice sayfalar, her yumruktan sonra ayağa kalkarak savuracağınız nice yumruklar olacaktır. Yeter ki uğruna çabaladığınız idealleriniz ve kavuşma tutkunuz olsun.

Her şeyde olduğu gibi vedâyı da usulünce yapmak ayrı bir incelik ister. Vedâ gelip attığında söylenen sözler bıçak gibi gibi deler geçer umudun zarını. Bu yüzden o anlarda dile bir yumuşaklık kalbe de bir tutam ferahlık zerk etmek gerekir. Islanmamış gözlerle yapılan vedâların çölleşmeye gebe kalacağı muhakkaktır. Bir kelam etmeden sinsice sırra kadem basanlar ise vedâyı öksüz bırakan vefasızlardır.

En güzel veda ardından sallanan eli değil dua eden elleri görmektir. Yolun açık olsun diyen sesleri duymak ve yol almaktır. Gökyüzüne son bir kez daha bakıp, yıldızların asla kaybolmayacağı inancıyla gözleri kapamaktır.Vedaların intikam değil imtihan olduğunun farkına varanlara selam olsun . . .