TEŞEKKÜRLER KORONAVİRÜS

Koronavirüs ülkemize girdiğinden beri etkisini artırarak yayılmaya devam ediyor. Dünya olarak kaygı verici bir sürecin içerisinden geçtiğimiz de yadsınamaz bir gerçek. Fakat unutmayın, her yaşantıda olduğu gibi bundan da çıkaracağımız dersler var. Evet, çok zor, üzücü, yıpratıcı, kaygı verici bir süreç. Çok haklısınız. Ama sonuçta bir yaşantı sağlıyor bize. Ve o gün geldiğinde, koronavirüs gittiğinde, hangi dersleri çıkaracağız? Bunu kendinize sordunuz mu hiç? Eğer sormadıysanız, hazır şu sıra evdeyken, kendi iç dünyanıza biraz yönelin ve olaya biraz pozitif bakın. Ne katacak bu virüs bize? Nasıl olgunlaştıracak bizi?

Ölüm riski bulunan bir salgın hastalıkla karşı karşıya kaldığımız bir gerçek. O halde katacağı en önemli şeylerden biri, ölümle yüzleşmek ve yaşam anlamını keşfetmek olabilir. Biraz geriye çekilip ölümün aslında her an gelebilecek bir şey olduğunu düşünmüşünüzdür şu sıra. O zaman kendinize sorun, neden yaşıyorsunuz? Neye hizmet ediyorsunuz bu hayatta? Yaşamınızda kendinize bir sorumluluk verin. Hayat sizin için daha zevkli ve anlamlı olacaktır. Yaşam anlamı koymak ile ilgili konuya önceki yazılarımda değinmiştim.

Bazılarımız, yapmak istediğimiz ama bir türlü yapmayıp ertelediğimiz şeyleri hatırlıyordur belki. Bu bir yeri ziyaret etmek olabilir, bir yeri gezmek olabilir, bir aktivite yapmak olabilir ya da sevdiğimiz bir kişiyi arayıp hal hatır sormak bile olabilir. O zaman bu dönem yapmak isteyip de yapamadığımız şeyleri hatırlamamız için bir fırsat olarak görülebilir. Hemen bir ertelenmişler listesi hazırlayıp, her şey düzene girdiği zaman ilk işiniz bu listeyi uygulamak olsun.

Kimimiz de sevdiklerimizin kıymetini anlamış olacağız. Onları kaybetme korkusuyla yüzleşmiş olacağız belki ve ölümün her an onların kapısını da çalabileceğini düşüneceğiz. Belki daha sıkı ve hissederek sarılacaksınız sevdiklerinize. Ya da geriye dönüp baktığımızda incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden doğan kırgınlıkların, küsmelerin boş olduğunu anlayacağız. Gururumuzu bir tarafa bırakıp, küstüğümüz, kırgın olduğumuz kişilerin yanına gideceğiz. Çünkü anlamışızdır bir kere hayatın fani olduğunu ve üç günlük dünyada kırgınlıkların bir tarafa itilmesi gerektiğini.

Bir de eski gelenekleri hatırlattı bize bu virüs. Kolonya kullanır olduk. Belki yıllardır kolonya girmeyen evler vardı. Bu listeyi o kadar çok uzatabiliriz ki. Çok şey katacak bu virüs bize fakat bir tanesi var ki tüm insanlık için çok değerli. O da hepimizin insan olduğu. Hatırlarsınız Aylan bebeği. O çocuğu insanlık olarak biz boğduk o soğuk sularda. Yalnız insan olduğu o an aklımıza gelmedi. Çünkü o ötekiydi. O Suriyeliydi bir Kürt’tü. Ezidiler katledildi fakat yine “insanlığın” sesi çıkmadı. Mülteciler Avrupa kapısında soyularak, coplanarak Türkiye’ye geri gönderildi. O zaman da “insanlıktan” ses yok. Çünkü onlar ötekiydi. Müslümanlar Mynmar’da katledildi. Fakat Dünya’nın yine sesi çıkmadı. Ya da Uygur Türkleri işkencelere maruz kaldı. Aynı şekilde siyahilerin Amerika’da yaşadıkları… Dünyadan yine ses yok. İnsan yerine koyulmadı ezilenler. Ülkeler birbirleriyle savaştılar. İnsanlar öldü. Ama ölenin insan olduğunun farkında değildik çünkü biz birbirimizi öteki olarak gördük. Ülkemize bakalım şimdi de “Sen Kürtsün, sen Alevi’sin, sen Sunni’sin, sen A partilisin, sen B partilisin…” diyerek ötekileştirdik birbirimizi. Hepimiz insanız demedik. Yardımlaşmadık, birbirimize destek olmadık, sıkı sıkı sarılmadık. İşte bu virüs, bize yani insanlığa, hepimizin insan olduğunu hatırlattı. Din, dil, ırk, mezhep seçmedi. Bize ancak bir olursanız, hepinizin insan olduğu aklınıza gelirse beni yenebilirsiniz dedi. Şimdi tüm “insanlık” bir bütün olduk ve bu salgını yenmeye çalışıyoruz. Yani bu virüs bize, hepimizin insan olduğunu hatırlattı. O yüzden bu virüse diyecek tek bir cevabımız var: TEŞEKKÜRLER KORONAVİRÜS. İnsana insan olduğu için insanca bakan bir dünya dileğiyle…