PKOS VE BESLENME TEDAVİSİ

Polikistik over sendromu son yıllarda üreme çağındaki kadınlarda görülme sıklığı oldukça artan ve doğurganlığı da etkileyebilen yani kısırlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır. İsminden de anlaşıldığı üzere ‘’Poli’’ çok demek yani yumurtalıklarda çok sayıda kistin oluşmasıyla gelişmeye başlar. Semptomları kişiye göre değişkenlik gösterse de şu şekilde sıralanabilir:

  • Adet düzensizliği, kilo artışı, tüylenme
  • Çocuk sahibi olamama, yüzde ve sırtta sivilcelenme
  • Seste kalınlaşma, saç dökülmesi, ciltte lekelenmeler

Diyet tedavisi, PKOS’da ilaç tedavisinin yanı sıra uygulanması gereken en önemli tedavi yöntemlerinden biridir. Polikistik over sendromunda, diyet tedavisi ile ağırlık kaybı ve kan glikozunun dengelenmesi, insülin direncinin azaltılması, dolayısıyla androjen düzeylerinin ayarlanması hedeflenmelidir. Kilo kaybı ile yumurtlamayı artırmak mümkündür. Ayrıca bunu egzersiz ile desteklemek gerekmektedir. Haftada 150 dk yapılan kardiyo egzersiz yağ kaybını hızlandırır ve insülin direncini azaltmaktadır. Beslenmede yapılması gereken başlıca değişiklikler şunlardır:

  • Karbonhidrat oranı sınırlanmalıdır. Fazla kilolu bireylerde enerjinin %40’ı karbonhidratlardan karşılanmalıdır ve glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Glisemik indeksi düşük besinler insülin direncinin azaltılmasında etkilidir ayrıca acıkmanın gecikmesinde önemli rol oynamaktadırlar.
  • Protein içeriği yüksek bir beslenme programı tercih edilmelidir. Kırmızı et, tavuk eti, balık, yumurta, peynir ve süt gibi protein kaynakları özel bir durum yoksa beslenmede yer almalıdır.
  • PKOS’lu bireylerde androjenler -erkek hormonları- normalden yüksek olabilir. Araştırmalar yüksek proteinli diyet uygulayan kadınlarda bunun azaldığını göstermektedir.
  • Pirinç ve beyaz ekmek yerine bulgur ve tam tahıllı ekmekler tercih edilmelidir.
  • Çoklu doymamış yağ asitlerine beslenmede yer verilmelidir. Diyetle planlanan yağın, doymuş yağ içeriği %10’dan az olmalıdır.
  • Günlük alınan enerjinin %2’sinden fazlasının trans yağ asitlerinden gelmesi inferteliteyi yani kısırlık riskini arttırır. Bu yüzden trans yağlar tüketilmemeli ve paketli gıdalardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
  • Katı yağlar ya da margarin yerine zeytinyağı tercih edilmelidir.
  • Omega-3 takviyesi alınması olumlu yönde etkileyecektir.
  • Avakado, ceviz, fındık ve keten tohumu gibi sağlıklı yağlara beslenme programında yer verilmelidir.
  • Patates, bezelye ve mısır tüketiminden kaçınılmalıdır. Bunların yerine Ispanak, brokoli, lahana, karnabahar, yeşil fasulye ve kabak gibi glisemik indeksi düşük, liften zengin besinler tercih edilmelidir.
  • Anti-inflamatuar etkisi olan zerdeçal, zencefil, domates, sarımsak gibi besinler tercih edilmelidir.
  • Paketli gıdalar tercih edilmemeli, dışarıdan bir ürün alınacaksa mutlaka etiket bilgisine bakılmalı ve eklenti şeker içerenler alınmalıdır.
  • Yüksek fruktoz, mısır şurubu ve dekstroz içeren paketli ürünler alınmamalıdır.
  • Meyve suları, asitli içecekler ve çikolatadan uzak durulmalıdır. Tatlı ihtiyacını karşılamak için %70 kakaolu bitter çikolata daha sağlıklı bir tercih olacaktır.
  • Su tüketimi çok önemlidir. Yetersiz su alımı çabuk açlık hissedilmesine neden olabilir. Kişiye göre değişmekle birlikte 10 bardaktan az su içilmemelidir.
  • Kahvaltı atlanmamalı öğünler düzenli olmalıdır.
  • D vitamini eksik olup olmadığına mutlaka bakılmalı duruma göre takviye alınmalıdır.
  • Genel beslenme önerileri dikkate alınmalı fakat kişiye özel bir beslenme programı için bir diyetisyenden muhakkak yardım alınmalıdır.

Diyetisyen Abdül Samet Koçyiğit