Hayatımızin sosyal ağlarında  öteki ile kurduğumuz her ilişki kendi içimizde yaşadığımız gerçekliklerin yansımasıdır. Bu gerçeklikleri geçmiş yasantiladiklarimizdan bugüne sürekli taşırız bu yüzden hep benzer durumlar yaşar benzer kişileri hayatımıza alırız.

Ve aynı şeye bakar bambaşka anlamlar çıkarırız, olayları farklı yorumlariz. 

Hepimiz kendi içindeki gerçekliği yeniden inşa etmenin derindedir. Ondan nefret etse bile. Çünkü içsel olarak  aşamadiğimiz şeyler sürekli karşımıza çıkar ki o leveli atlatalim ancak çoğumuz o level da takilikalir hayatı ve diğerlerini suçlarız. Çünkü bu daha kolaydır.

Diğerlerinde gördüğümüz ve deneyimledigimiz kendi beklentilerimizin, kaygı ve korkularımızin, ihtiyacımızin yansımasıdır. 

Kendi gerçekliğini diğerinden ayrıştırarak onunda gerçeklik sınırını tanıyarak eyleme geçebilirsek ilişkilerimizi daha sağlıklı inşa edebiliriz.

Ancak ne kendi gerçekliğimizin (göreceli ve değişken) ne de diğerininkinin farkında olmazsak hayatta 

Hep aynı şeyleri yaşar, yillarca aynı sorunun/kısır döngünün  içerisinde debelenir dururuz.

Olayları ve gerçeklikleri sağlıklı ve objektif okuyamadiğimiz ve buna rağmen de okuduklarimizi tek gerceklik olarak gördüğümüz için,hayata karşı körleşiriz.

Nasılsın " işte her şey aynı" deriz. 

Kör bakmamak için hayatımızdaki her şeye kendimiz dahil belirli bir mesafe aralığından bakmalıyız. Duygusal, zihinsel ve fiziksel mesafe olaylari ve olguları daha bütün ve objektif algilamamizi sağlar. İçine gömülüp çıkamadığımız, karmakarışık duygularla hep aynı noktadan baktığımız durumları/sorun/durumları sağlıklı yönetemez o sorunun bir parçası oluruz. Bu yüzden bir başkasının sorununa daha objektif yaklaşıp çok yeterli çözüm önerileri sunarken kendi problemimizde boğulur, kendimize aciz kalırız. Belki de bu yüzden insan kul olduğunu idrak edebilir aksi halde tanrilik iddialarının önüne başka türlü nasıl geçilirdi. Hangimiz ölümüne engel olabilir ya da başına gelen olayları engelleyebilir? Başımıza gelen olayların gerçekleşmesine engel olamayız ancak onlara vereceğimiz tepkilerle süreci yapilandirabiliriz. Nasıl tepki verdiğimizde göre olayların akışı şekil alır, yanlış ve sağlıksız tepkiler sorunları kroniklestirirken vereceğimiz sağlıklı tepkiler olayların akmasına ve sorunların işlevsel hale gelmesine sebep olur. 

İşte bu yüzden 

Psikoterapi kişinin yaşadığı duygusal yüklerinden arındırarak ona içinde bulunduğu duruma mesafe koyup daha objektif ve bütün bakmasinı sağlar. 

Aynı zamanda bildiği ancak bir türlü harekete geçemediği konularda ( bir şey beni tutuyor) itici güç oluşturur.

Çünkü "Duymak" ve "Dokunulmak" insanı harekete geçirir. 

Terapist insanın kendinin bile farkında olmadığı,inkar edip/ kapatıp/ bastırdığı yerlere dokunur. Ve bu dokunuş önce kanama yapar, canı yanar, sonra ise gerçek iyileşme başlar.

Psikolog Fatma Çakır Çalışkan
Pozitif Psikoterapist
Psikodrama Co Terapist
Aile Danışmanı