KIRIK CAM TEORİSİ

Bi kereden bişey olmaz mantığının , bireysel ve toplumsal hayatta açacağı yaraların sonu yoktur. Küçük bireysel olumsuzluklar, büyük toplumsal deformasyonlara neden olur. Ufacık bir aksaklık denilen, umursanmayan ve denetim altına alınmayan düzensiz davranışların , daha büyük felaketler doğuracağı aşikârdır.

‘’İlk koşula bağlılık’’ olarak tarif edilebilen kırık camlar teorisi, bunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Bu teori, kendini göstermeye başlayan olumsuzluklara karşı daha en başta önlem alınması gerektiğinin, aksi halde olumsuzlukların büyüyerek feci sonuçlara ulaşabileceğine işaret eder. Umutsuzluk işaretlerinin görüldüğü, olumsuzluklara karşı umursamazlığın kol gezdiği bir toplumda , suç işlemenin yolu her zaman var demektir.

“Kırık Cam Teorisi” ABD’li psikolog Philip Zimbardo’nun yaptığı bir çalışmadan yola çıkılarak geliştirilmiştir. Zimardo ekonomik düzeyi zıt ve farklı yaşam standartlarına sahip Bronx ve PaloAlto denilen iki bölgeye birer otomobil bırakır. Her iki aracında plakası yok ve kaputları hafif aralıktır. Bronx’daki otomobil iki saat sonra yağmalanmaya başlar. Açık kaputu gören çete tarafından önce aküsü ve radyatörü çalınır. Ardından pencereleri kırılır. Kırık pencereden giren başka bir çete aracın koltuklarını çalar. 24 saat sonunda araç perte çıkar.

PaloAlto denilen bölgedeki diğer araç ise 24 saat sonunda sapasağlamdır. Deneyin mimarı Zimbardo, eline balyozu alarak otomobilin kaportasını çökertir ve küçük kelebek camını kırar.Bunu gören etraftakiler de olaya dahil olur. Birkaç dakika sonra otomobil kullanılmaz hale gelir. Zimardo bu deneyin ardından şöyle der ‘ “ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz.”

Teori, çevresel faktörlerin insan algısına yönelik etkisi ile açıklanabilir . Genellikle İnsan algısında kötü olan birşey daha da kötüye gitme eğilimi taşır. Nasıl olsa olan olmuştur , battı balık yan gider diye düşünülebilir. Temiz bir sokağı kirletmekten kaçınan insanların, kirli bir sokağın kirlenmesini önemsememesi buna örnektir. Çünkü hatalar tekrar edildikçe normalleşmektedir.

Düzen ve kural yoksunluğunun daha kaotik ortamların besleyicisidir. Zamanla , bilinçaltındaki kurallara saygı duygusu dejenere olur ‘’Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın" sorusuna New York'un efsane Belediye başkanı Giuliani'nin cevabı şöyle olmuştu "Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırılsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırar. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın.O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım."

Bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, diğer camları da kırıyorlar. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor. ‘’(1)

Kırık cam" veya "kırık pencere" bu noktada sadece algısal bir eşiktir. önemli olan henüz bünyesinde olumsuzluk barındırmamış herhangi bir sistemin, düzenin veya olgunun ilk hasarı almasıyla ya da olumsuzluğu bünyesine katmasıyla ilgilidir. Yüzeyinde çatlak oluşan bir barajın önlem alınmazsa yıkılma tehdidiyle karşı karşıya kalacak olması gibi minimum seviyede kendini göstermiş bir olumsuzluk hali de düzeltilmediği takdirde süreklilik oluşturarak daha büyük olumsuzlukların tetikleyicisi olacaktır.(2)

Senai Demirci, Kırık Cam Hesabı başlıklı yazısında şöyle diyor ‘’Kalbimizde ucundan kıyısından kırılmış camlar taşıyoruz sürekli. Ruhumuzun başköşelerine ilk başta önemsiz gözüken, laf etmeye değmez çöpler bırakıyoruz her gün. Küçük küçük günahlar, minik minik hatalar diğer camları da kırmaya, kapıları çerçeveleri indirmeye teşvik ediyor.

Pişmanlığımızı fırsat bilip ortadan kaldıracak kadar ciddiye almadığımız "çöpler"imiz, sürçmelerimiz, kötülüklerimiz, ayıplarımız, kokuşmuş çöp dağlarına, kötülük yığınlarına kapı aralar. Hafife aldığımız ilk ve mini kaymalarımız, "Böyle gelmiş böyle gider"in kirli sularına kaptırır irademizi. Direncimizi yitirir, sürükleniriz.

Kırık camın oradaki varlığı, diğer camların da kırılabileceğine dair bir haklılık üretir içimizde. Çöpün bizden önce oraya atılmış olması, oraya çöp atma hakkımız olduğunu fısıldar. Tam da "hafife almakla" açılan, "umursamazlıkla" genişleyen bir "yol(suzluk)"u tarif eden Mutaffifîn'in nüve ayeti haber verir "cam kırıkları teorisi"ni: "Yapmaya alıştıkları kötü işler, gitgide kalplerini paslandırdı." (Mutaffifîn, 83/14) ‘’(3)

Elbette “Kırık Cam Teorisi” yalnızca binalar yada araçlar için geçerli değildir. İnsanlarla ilişkilerimizde de yol gösterir. Ufak meselelerin insanın huzurunu kaçırması yada önemsiz meseleler yüzünden kırılan kalpler meselâ . Kırık bir kalp hemen onarılmadığında, o zedelenmiş kalbe başka insanların başka hasarlar vermesi muhtemeldir. Camı kırık bir bina, önlemi alınmadığında nasıl viraneye dönüşüyorsa, kırık kalpleri de viraneye dönmeden onarıp, sahibinin gönlünü almak gerekir

Her şey bir ilkle başlar. Sandıktaki çürük bir elma yavaş yavaş tüm elmaları çürütür. Büyük yangınlar ilk olarak küçük bir kıvılcımla , kimi ölümcül hastalıklar bir enfeksiyonla başlar.

İkleri, boş vermişliğin kötülüğe sağladığı potansiyeli ve onun lehine oluşturacağı sinerjiyi küçümsememek gerekir. Aksi halde karlı bir dağın tepesinden yuvarlanan küçük bir kar topu, yuvarlanmaya devam ettiği sürece bir çığa dönüşecektir. Unutulmamalıdır ki ; canlılığı devam ettirecek olan, çığın önünden çekilmekten önce , çığa neden olacak davranışları önlemektir.

1) www.sabah.com.tr / Hıncal Uluç / 26 .04.2012,

2) https://eksisozluk.com/kirik-pencereler-teorisi--1206671?p=3

3) www.sonpeygamber.info/ Senai Demirci / 27.04.2015