KENDİNİ OKUMAK

"Ben kimim?" sorusuyla başlayıp ‘’Nasıl okuyayım ‘’ sorusuyla devam eden, insanı hayatın özüne götüren bir sorgunun başlangıç noktası kendini okumak. ‘’Kendini bilen rabbini bilir ‘’ cevabıyla muhatabının kendini okumaya yöneltmesi. Zira bu , okuma eylemlerinden en kadim olanı . ‘’İkra’’ emrinin eylemselliği. Varlık kurgusunun alfabesi ve taşıyıcı kolonu.

Hayattaki en çetin eylemlerden bir tanesidir kendini okuma. Zihnin duvarlarına çarpa çarpa hayata anlam katma çabası. Yetenekleri ve becerileri keşfetmeye , hisleri ve duyguları fark etmeye varmaya doğru atılmış devrimci bir adım.

İnsan ayetinin, mahreçli okuma şekli bu. Kalp şuurunun sayfalarını bir bir açarak , varlığının bilincini idrak etme. Kendi zayıf , güçlü, olumlu ve olumsuz yönlerini evvelâ kendine aşikar kılma. Neyi sevip neyi sevmediğini, hayattan beklentilerini, beklemediklerini, hayallerini, hedeflerini , kapasitesini , özetle kendisinde olanları bilme .

Geçmişinde getirdiği acıları, korkuları ve gelecekten çağırdığı endişeleri gün yüzüne çıkarma. Değerlerini, ilgilerini, karakterini ve anlamlarını ortaya koyup, bunları bütüncül ve en doğru biçimde değerlendirme erdemi. İki kapak arasına sığmayacak derinlikli bir kıraat.

Kendini okumak, insanoğlunun var olduğu günden bugüne dek, verdiği bir mücadele. Şahsi hakikatini keşfetme ve iç alemindeki seyahatine rehberlik etmek. İçindeki devi uyandırma gayretiyle ele ele bir farkında varış . İç dünyanın derinliklerine doğru katman katman iniş. Hayaletleri ile değil, hayal ettikleri ile yaşamaya doğru bir yolculuk biçimi.

Bir çok ilmin yolu , kendini okumaktan geçer. İlk başta “hiçliğini” okumalı insan . İlk başta bir hiç olduğunu, esâmesinin okunmayıp isimsiz ve cisimsiz olduğunun idrakine varmalı. Sınırlarının farkına varıp, taşlara, suya , havaya ve toprağa kıyasla kendini hecelemeli. Kendi varlığından hareketle diğerlerini anlamlandırma yolunda ilerlemeli.

Alemlerdeki varolanlarla birlikte boy vermeli yeryüzünde. Yunus’un “İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.” çağrısına kulak vererek okumasını sürdürmeli.

Çoğu insan okuma bilmediğinden değil, kendinin farkına varmaktan korktuğu için kendini okumuyor. Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun? sorularına muhatap olmaya cesaret edemiyor. Oysa ki ,başarı ve mutluluğun temel harcı ve ön koşulu insanın kendini okuması. Zira, ne olursa olsun doğru okumayı yapamayanın, istenilen tepki ve davranışları göstermesi zordur.

Okuma yolculuğuna çıkan, kendindeki potansiyelleri görmeye başladığında hem özgüveni artar, hem de diğer insanlara göre hayattan daha fazla keyif ve verim alır. Gerçekleri görüp, pişman olacağı işlere girişmez. Kendisinden en doğru ve en gerçekçi biçimde faydalanmaya başlar. Bizdeki tabiriyle insan kendini okuduğunda hem ayağını yorganına göre uzatacak ve hem de haddini de bilmiş olacaktır. Bu eylem, sadece zihinsel değil, aynı zamanda ahlâkî bir tavırdır.

İnsan kendisini okudukça, sadece kendisiyle değil ,diğerleriyle olan iletişimi de ahenge kavuşur. İkilemleri ve İçsel çatışmaları git gide azalır. Bu da, kişinin kendisiyle daha barışık olması demektir.

Bu yüzden, istediği bir hayatı dünya üzerinde resmetmek isteyenin, kendini okuyarak içindeki cevherleri keşfetmesi şart . Bunu yapabilenler, dünya sahnesinden büyük alkışlarla inmeye adaydır.

Eğer sizde o alkışların sesini duymak istiyorsanız kendinizi okuma yolculuğuna hemen başlamalısınız. Biraz acele dedin, zira son sayfayı kapatmanın nasip olmayabileceği, insan denilen kitabın sayfaları , her gün biraz daha azalıyor .