Kaçak elektrik kullanımı
14 Kasım 2011 Pazartesi 15:27


Zordur elektrik üretmek; masraflıdır. Sabır işidir.
Biz görmeyiz hangi evrelerden geçer de bir düğmeye kalır iş.
 
Soğuk bir kış günü sabahı…Fakültede, odama giriyorum. Alacakaranlık. İlk işim tavan lambalarını yakmak oluyor. Haftasonu günlerinde iyice soğumuş .. Isıtmak gerek. Elektrikli sobamın düğmesine dokunuyorum. Soğuk yavaş yavaş kırılıyor. Sonra bilgisayarımı açıyorum. Radyonun sabah izlenceleri önemli. Onun da düğmesini çeviriyorum. Odam müzikle doluyor. Bir sabah kahvesi içmemek olur mu? Su ısıtıcı var. Düğmesine dokunuyorum. Biraz sonra su, fıkır fıkır kaynamağa başlıyor. Bir fincan kahve hazırlıyorum.
 
Her şey  elektriğe bağlı. Arada sırada birkaç dakikalık kesintiler oluyor da, insanlar ne yapacağını bilemiyor; bus bus bunalıyor. Evde, sevdiğiniz bir diziyi izlerken, bir belgesel filme bakarken elektrikler kesilirse ne yaparsınız? Pencereden dışarıya, diger evlere bakarsınız. Acaba, yalnız bizim evde mi gitti ışıklar, diger evlerde de aynı durum var mı, diye.
 
Elektriği elde etmenin birçok yolu var. Bir çağlayan, bir ırmak uygundur elektrik üretimi kurguları için.
Kömür yakılarak, fuel oil kullanılarak  elektrik üretiliyor. Doğal gaz da elektrik üretimi için kullanılabiliyor.
 
Biz yalnızca kullanmayı biliyoruz.
Planlanması, yapılabilirliği (fizibilite) , yapım aşamaları uzun zaman alıyor.
Bir bent yapılıyor koyağın en dar yerine. Kaya dolgu, beton…Sonra rahatça çalışabilmek için elbette suyun başka yerden akmasını sağlamak gerekiyor. Buna derivasyon tüneli deniliyor.
Sert kayalı bir yerey düşünelim. Kazmayı vurdukça kıvılcım çıkartan sert kayalar.Zordur ilerlemek böyle yerlerde. Sonra bent, set biter. Su birikmeğe başlar. Bu arada , hangi köyler, kasabalar su altında kalacak, çok önceden belli olmuştur. Evler, bahçeler, tarlalar istimlak edilir. İnsanlara yeni yaşam alanları göstermek gerekir. Bunun için para ödemek zorundadır devlet. Öte yandan uzun yıllar içinde, akarsuyun getirip  biriktirdiği verimli, bitek alüvyal topraklar su altında kalmağa başlamıştır. Daha önce bu vadi tabanı toprakları insanlara meyve, sebze veriyordu; evcil hayvanlara yonca…Sular altında kalınca artık ne meyve, ne sebze, ne ot…
 
Öte yandan, yaşadıkları yerler bir kez su altında kaldı mı, eski düzen bozulmuş olur ve birçok aile o yöreden kopar. Göçler başlar. Belki önce ilçe merkezine, sonra il merkezine…Bir türlü yeni düzen kurulamaz. Aileler darmadağın olur. Bu, Türkiye’nin bitmez tükenmez bir sorunudur ve her baraj yapımında bunlar yeni baştan yaşanır.
 
Evet, bunları niçin anlattık!
Elektrik üretiminin zorluğunu vurgulamak için.
Peki, ülkemizde yaşanan nedir?
Kaçak elektrik kullanımı…
Bir örnek verelim…Küçük oğlum Mutlu mimardır. İki katlı bir ev aldı, bahçe içinde. Daha önceki apartman dairesinde ayda 300-350 TL öderken, yeni evinde elektrik faturası 25 Tl gelmiş. Merak etmiş, araştırınca görmüş ki, evin hemen tamamı saate bağlı değil. Daha önce bu ev, kentin ileri gelen, varsıl bir ailesine aitti. Evlerinin önünde iki binek otomobili, bir cipi dururdu. Kentin en işlek caddesi üzerinde ticarethane…Yalova’da, Didim’de, Dikili’de yazlıklar. Sekiz çocuğunun her biri için daire değil, apartman…
 
Anlaşılıyor değil mi, kaçak elektrik kullanmanın bedeli nedir, nereye varıyor !
Bu konu tek bir yazı ile yetinilmeyecek kadar derin.
Türkiye Cumhuriyeti’nin değil; kendini Tece’nin “kerhen” vatandaşı sayan “zihniyet” elektrik borcu ödemeyi  “enayilik” sayıyor. Aynı vergi ödemek gibi. Dilinden düşürmediği de şudur; bir olumsuzluk karşısında “ Bu, devletin ayıbıdır lo !”
Devletin tüm olanaklarını kullanıyor, sonra da elinden gelen hayınlığı yapıyor.
İlerde bu konuya yine döneceğiz.