KABLOLU ŞARJ’DAN KABLOSUZ ŞARJ’A, ANNE TEKNOLOJİSİ

Anne vücudu kendine tutunacak o kutsal meyvenin varlığına hazırlanıyor. Annelik hormonları rahmi çapalayıp kabartıyor, kalınlaştırılıp kanlandırıyor, ceninin büyüyüp şekilleneceği misafir edilip ağırlanacağı ilk yuvası hazırlanıyor. O davet edilen misafir, hücre yığını şeklinde yuvarlanarak anne rahmine tutunacağı o sıcacık yuvasını seçiyor. Özelleşmiş hücreler, artık cenini oluşturmak üzere yan yana dizilerek iç, orta ve dış tabakalar şeklinde hizaya geçiyor. Kök hücre olgunluğundaki bu can tabakaları, aldıkları karşı konulmaz emirle birlikte yürümeye başlıyorlar, hedeflerindeki organa dönüşerek kendilerine verilen görevi melek edası ile tamamlıyorlar.

Artık en büyük sanat eseri; şekillenmekte, gizli bir el tarafından modellenmektedir.

Evet, annelerimizin rahmine düştüğümüzde çok kanlı bir ortamda sadece bir kan pıhtısıyız. Kan pıhtısı günler içerisinde anneye göbek kordonu ile bağlanmakta ve birey olarak bulunduğu boşlukta şekillenmektedir. Her şeyin normal olması… Normal sınırlar içerisinde kalması… Cennet meyvesinin, Cennetin ayakları altında olduğu o kutsal varlığın, annelerimizin rahminde cenin olmak… Mimarinin en ihtişamlısı, en güzeli, en tatlısı, en çok bekleneni, en değişkeni… Hamilenin anne, kocanın baba, babaların dede, annelerin anneanne, ağabeylerin dayı amca, ablaların teyze hala olduğu, rütbe ve makamların dağıtıldığı, rahmet deryasından ikram edilen aile saadeti artık başlamaktadır.

Yaratıcı; o hakkı ödenmez annelerimizin rahminde bizi şekillendirip, terbiye etmekte, ilahi bir atmosferde elimiz, ayağımız, gözümüz kulağımız, her şeyimiz ve de kalbimiz… Oluşturulmakta ve şarj edilmektedir. Doğru olmalı şarj edilmektedir. Yaratılan ve konulması yerlere o kadar güzelce yerleştirilen organlarımız şekillendirilirken, kalbimiz şarj edilmekte geleceğe hazırlanmaktadır. Diyelim ki kalbimiz atmaya başladığı andan itibaren göbek kordonu vasıtasıyla şarj edilmekte, duracağı ana kadar gerekli enerjiyi depolamaktadır. Anneye göbekten bağlı bebek beslenirken ona ait olan kalbin elektriksel ağları kurulurken kalp pili şarj edilmektedir. O zaman göbek kordonu şarj kablosu, annelerimizde bizleri şarj eden muhteşem bir varlık. İlk, yürüyen, gezen, koşan, yaşayan ve yaşatan, şarj yapan muhteşem varlıklar, anneler…

Anlaşılacağı gibi uyuyan ve gelişerek dünyaya gelmeyi heyecanla bekleyen bebek, kavramakta zorlandığımız şekilde elektriksel olarak şarj edilmektedir. Anne rahminde sevimli canlı şekillenirken kalp şekillenirken pili sessizce şarj edilmektedir. İlahi mucize; dünyada en eski ve ilk kez kullanıldığı gibi hala kullanımda olan, eskimeyen, değişmeyen bizleri karnında taşıyan, doğuran, yediren, içiren, giydiren, koruyup kollayan, temizleyen, nihayetinde annelerimiz vasıtasıyla bize bir ömür çizmektedir. Hayat enerjimizi sunan kalplerin pili işte bu şekilde şarj edilmektedir. Şarj edilen bu pil ne kadar ömür verildiyse aktif kalmakta ve kalbin özelleşmiş kaslarına biyolojik elektrik vererek hükmetmektedir. Ne ilginç tir ki kalp üzerinde kalbin kasılmasından tamamen bağımsız olan bu hücreler kendi kendilerine, elektrik üreterek kalbin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır.

Yazımı atalarımızdan gelen özdeyişlerle somutlaştırıp, kuvvetlendirerek bitirmek istiyorum. ‘’Baba ocağı’’ yurdumuzdur, korur, ‘’ana kucağı’’, sevgidir, şefkattir güven verir. Ana kucağı, o tatlı sıcacık, merhamet yüklü elektromanyetik alanda, bebek sevilirken, sevinirken kalbin pili kablosuz olarak şarj edilir. Kucağa alınan bebek huzur veren sıcaklıktan yumuşar, gevşer, özüne intikal etmiştir, pamuk gibi olur, gözleri mahmurlaşır ve derinliklere dalar. Annesinin kalbindeki ona ait olan köşeyi bulur, bebeğin kalbinin pili temasla kablosuz şarj edilir. Ne güzeldir o ana aguşu, yoktur onun gibi sığınılacak yer…

Yine Atalarımız ne güzel söylemişler. ‘’Babanın bedduası’’, ‘’Annenin hayır duası’’… Çok uzaklarda olsa bile şirin bebek artık büyümüş kendi başına kaderinin peşinde koştururken, bazen şarj edilmesi gerekir. Annelerimiz yine devreye girerler o masum çehreleriyle. Bazen bakışlarındaki boşlukta, bazen de durgunlaşan hislerinde o masum bebeğini soluklar, uzaklara dalarak bakar, yavrusunu koklar. En samimi duygularıyla bir tanesi için atmosfere öyle bir enerji yükler ki bu salınan enerji bebeğini arar bulur, bebeğinin kalbindeki pilin enerjisi azalırken şarj eder, can suyu olur, ilahi gücü iliklerine kadar hissettirir. Arada hiçbir bağlantı yokken tamamiyle kablosuz olarak samimi yakarışlarla şarj edilir.

Sonuçta ne oluyor? Başlangıç, başlıyor. Doğumda derin bir nefesle, Yaradan kalbimize, son rötuşunu atarak, hayat iksiri oksijenle mühür vurmakta ve ağlayarak hayat yolculuğumuzun başlangıcı başlamaktadır. Kutlu olsun…