Gerçek olan şu ki
Sorun değil Evliliklerde kişiyi yıpratan 
O soruna gösterilen tavır ve yaklaşım tarzlarının birbirin zıddı oluşu.
Yani taraflardan birinin ısrarla sorunun üzerine gidip kontrol altına almaya çalışarak çözümlemeye çalışması iken 
Diğer tarafın itinayla sorunların üzerini kapatmaya çalışmasıdır.Zira kısa vadede ötelenen sorun küçülecek ve huzursuzluk oluşturmayacaktır.
Biri kaşıdıkça sorunu diğeri örtmeye çalışır huzursuzluk olmasın adına ve yalanlar başlar,belirsiz ve gizli ifadeler başlar.Sırf eşinin vereceği ağır tepkilerden kurtulmak adına.Bu tarz kişiler pasifagresiftir.Yani daha çok dengelemeye çalışan daha yapıcı daha mağdur gibi görünse de karşı tarafı tetikleyen ve besleyen tepkilerinin ( yalan ve gizli hareket etme) yanlış olduğunun farkında değillerdir.Onlar genelde mükemmelliyetçidir ve aynı anda herkesin mutlu olmasını isterler genelde bu yüzden hep arada kalırlar.
Diğer taraftan tepkisel olan eş alevlendikçe alevlenir egosentrik davranışları pekişir.Ancak bu taraf daha açık ve net tepkilere sahiptir.Sorun büyümüş yıkılıp dökülmüş çok önemsemezler yeter ki sorun bir an önce çözümlensin ve kontrol altına alınsın isterler ve bazı gerçeklikleri göremezler.Körleşirler.Adeta sorundan beslenirler.Radar gibi zihinleri hep sorun arar sürekli kuşkulanırlar.Güvensizdirler.Hiç rahat değildirler ve bu genellikle açıkça bellidir.Diğer taraf ise hiçbir sorun yokmuş gibi hareket eder yani sürekli " mutluluk rolü oynar" kendini bile kandırır.Ve hep kaçar.
Bu süreç belli bir süre böyle devam ettikçe ilişki hastalanmaya başlar.
Bu yüzden evlilikte çok iyi insanlar olabilirsiniz ancak bu sizin ilişkinizin çok iyi olacağı anlamına malesef gelmez 
Bahsettiğim farklı yaklaşım şekillerinin temel nedeni eşlerin kişilik farklılıklarıdır.Aşırı tepkisel olan taraf genelde borderline ve obsesifken
diğeri genellikle bağımlı kişilik yapısına sahip narsistik karakterlerdir.Zıt kutuplar birbirini çeker.Bu iki tip ise birbirini beslerdurur.
Aslında hakikatte ise patolojileri aynı zeminde birleşmektedir.Yani her ne kadar yaklaşımları tepkileri farklı olsa da temelde zihniyetleri ve geçmişten getirdikleri birbiriyle inanılmaz örtüşmektedir.
İki tarafta ziyadesiyle sorunlara karşı duyarlı,iki tarafta her şeyi kontrol altına almaya çalışan ( birisi direkt diğeri indirekt/pasif şekilde) aşırı verici fedakar ve bunda sınır tanımayan, yalnızlıktan çok korkan ve kaygı düzeyleri çok yüksek kişilerdir( yine bunu biri direkt belli ederken diğeri hiçbir şey yokmuş gibi vurdumduymaz şeklinde görünmektedir.)
Çözüm olarak ,olması gereken şey taraflardan ikisinin de durduğu uç noktadan kendini dengeye getirmeye çalışmasıdır.Bunu diğerinden anlamasını ve yapmasını bekleyerek hiçbir yere varamayacaktır.Bu sadece kişinin kendini sürekli haklı görmesine sebep olmaktadır.Herkes kendi içinde o kadar haklıdır ki.Ancak haklılık çözüm getirmez kısırdöngüyü kıramaz ve sonuç mutsuzluk. 
Sorunun aşırı üstüne giden ve müdahale eden taraf kesinlikle geri çekilmeyi öğrenmek zorundadır, direkt müdahil olmadan daha çok gözlem yapmaya çalışmalı; 
diğeri ise sorunlarla yüzleşmeyi üstüne gitmeyi ve direkt, açık ve net ifadeler ve tepkilerle müdahalelerle sorunun üstüne gitmeyi öğrenmelidir.Tabi sorunu sorun olarak algılayabiliyorsa.
Çoğu zaman böyle kişiler sorunu sorun olarak bile algılamak istemez diğeri bu sorunun içinde kıvranırken.Ta ki her şey rayından çıkmaya başlayıncaya dek.
Egolar ve savunma mekanizmaları yüksekse sorunun çözümlenmesi de o kadar zordur.
Kişiler kendine dönüp bakabiliyor kendini gözlemleyebiliyor ve yönetebiliyorsa sorun her ne olursa olsun mutlaka çözümlenecektir.
Çoğu zaman karşılıklı birbirini gerçekten anlamak bile çözümü beraberinde getirir.Ancak ne mümkün.
Hakkıyla dinlemek kadar zahmetli bir iş var mıdır acaba?
Yanlış anlamak ve kendi kafanda yargılayıp etiketlemek en kolay olanıdır.
Kolaya değil zora talib olmadıkça hayatta hiçbir zaman gerçek huzur ve mutluluğu yaşayamayız.Bunun için kısa vadeli değil uzun vadeli düşünmeyi öğrenmeliyiz.Sonuca değil daha çok sürece odaklanmalıyız ve sabırlı olmalıyız.
Sağlıcakla