1950' lerde Nevşehir

20 Temmuz 1954 günü Nevşehir İlçesi, Niğde İli'nden ayrıldı ve il olarak haritadaki yerini aldı.

İri bir kasaba idi ilçe merkezi.

İl merkezi olunca da birdenbire değişmedi elbette.

Aksaray-Kayseri yolunun geçtiği, Kırşehir'i Hcıbektaş , Gülşehir üzerinden Niğde'ye bağlayan caddede at arabaları, eşek arabaları gelir giderdi. Halk bağına, bahçesine bunlarla ulaşırdı.

Göre Çayı koyağında bahçeler vardı. Öyle bol sulu bir çay olmasa da, merav denen su işlerini düzene sokan görevliler sayesinde her bahçe sulanabilirdi. Neler yetiştirilirdi bu bahçelerde ? En başta gısga, patates, ilahne, pürçüklü, turp...Meyve ağaçlarından armut, erik, elma, ayva...Salkım salkım daneli meyve veren ,kiraza benzer kirebolu...

Oylu Dağı yamaçlarında, Kahveci Dağı eteklerinde üzüm bağlrında badem, alıç, iğde ağaçları üzüm bağlarında sınırları beklerdi.

Bağcılık değerliydi. Üzüm sofralık olarak değerlendirildiği gibi kurutuluyordu. Kışları pek soğuk geçen yörede çocukların en önemli besin kaynağı kuru üzüm idi.

Üzümden pekmez yapılırdı. Pekmezden köftür, pekmez tarhanası, pelver üretilirdi.

bağlarının üzümü ünlü idi. Özellikle güneye bakan yamaçlardaki bağların üzümleri pek tadlı olurdu.

Bahçeler güneye doğru Göre; kuzeye doğru Nar, Çat, Sulusaray ile karışırdı.

İl merkezi Nevşehir...İri bir kasaba demiştik. Nüfusu 16 bin kadar. Kalenin eteklerine doğru basamak basamak...Evler genelde tek ya da en fazla iki katlı. Her evin alt komşusunun damı, sanki balkon, teras gibi kullanılıyor. Damların düz olması evin kullanım alanını genişletiyor; çünkü orada sebze, meyve kurutuluyor. Yaz günlerinde damlarda toplanıyor konu koşu, yarenlik ediyorlar. Bazı evlerde gramofon, radyo var. Ajzans haberleri, türküler dinleniliyor.

İlçe iken kaymakamlık yapısı kepezden, sağlam görünüşü ile dikkat çekerdi. İl olunca o yapı Hükümet Konağı-Valilik oldu.

Üç ilkokulu vardı beldenin. Bir de ortaokul. Lise yoktu. İl olunca elbette liseye gerek duyuldu. 1952-53 ders yılında ortaokulu bitirenler şanslı idi. Niğde'ye, Kayseri'ye gitmelerine gerek kalmadı; lise öğrenimlerini kendi beldelerinde sürdürebileceklerdi.

Lise açıldı da eğitim durumu nasıldı ?

Bir bocalama dönemi yaşandı elbette. Eğitim Enstitüsü çıkışlılar yeni ile gelmek istemiyorlardı. Zaten Ankara'da (Gazi), İstanbul'da (Çapa), İzmir/de ( Buca ), Balıkesir'de (Necatibey) eğitim enstitüleri vardı. Mezun sayısı fazla değildi. Olanları da Maarif Vekaleti Marmara, Ege bölgelerine dağıtıyordu.

Nevşehir mebusları, ileri gelenler, esnaf ve ticaret temsilcileri heyetler oluşturup Ankara'ya gidiyor, '' madem il yaptınız, lise de açtınız; öğretmen tayin edin, çocuklarımız iyi tahsil terbiye görsün,'' diyorlardı.

Ortaokul da zor durumdaydı. İlkokul öğretmenleri ders vermese, o da kapanabilirdi.

Atanan öğretmenler ne yapıyordu Nevşehir adlı kasabada ? Birçoğu daha gelir gelmez başka yerlere atanmak için dilekçe veriyordu . Geceyi geçirecek temiz bir otel yoktu. Han benzeri, küçük tüccarın kalabileceği eski hanlar vardı. Ailesini de getiren öğretmenler büyük düş kırıklığı yaşıyorlardı. Kasabada apartman yoktu. Daha önce düzenli bir dairede yaşayanlar alışamıyordu bu duruma. Valilik memurları da halkla içiçe, kalenin yamaçlarındaki evlerde belki bir oda içinde tıkış tepiş yaşıyorlardı. Tuvaler ilkel, banyo yeri daha ilkel...

Zamanla düzeldi bazı şeyler. Birdenbire değil. 1950 sonlarında ev sıkıntısı hala büyük boyutlardaydı. Evli olan öğretmenler ailelerini getiremiyorlardı. Bekar olanların ikisi, üçü tek bir kiralık odada yaşamak zorundaydılar.

Öğretmen sayısı ve niteliği sorunlu olsa da, okuma sevgisi olan, disiplinli çalışma alışkanlığı kazanmış lise öğrencileri o zor dönemde üniversitelerde okuma, meslek kazanma yolunda ilerledler, Nevşehir Lisesi'nin adını onurla, gururla yücelttiler. Liseyi bitirenler arasında eğitim enstitülerine, fakültelere çok sayıda genç girebildi.

Bize de o geçiş dönemini yazmak düştü.

.................................................................... 30 Ağustos 1964. Göre