Bu yazımızda biraz sayılarla uğraşıp zihnimizi matematikle zorlamak istiyorum. Çok sıkıcı olacağını düşünmekle birlikte, lütfen kalem ile not ederek okumaya çalışınız. Yaratılış mucizesini anlamak açısından bilimsel verilere sadık kalarak, farklı bir pencereden farkındalık oluşturmak istiyorum. 

   Annelerimizin rahmine düştüğümüz ilk andan itibaren kalbimiz, 22. günde atmaya başlar. Bu atım sayıları doğuma kadar dakikada ortalama 110-160 civarındadır. Dakikada 140 kere atan bir kalp; Bir saatte yaklaşık 8 BİN, Günde 200 BİN, ayda 6 MİLYON,  nihayetinde kalbimiz ilk çalıştığı andan itibaren doğuma kadar olan 240 GÜNLÜK sürede, yaklaşık 50 MİLYON kez atar. Normal yetişkine göre iki kat olan bu hız gereklidir. Kalp bu atımlarla organlarımızın oluşması ve şekillenmesindeki faaliyetlerde çok etkin rol alır. Dokuz ay boyunca kalbimiz yaklaşık 50 MİLYON kere atarak vücudumuzu annemizden aldığımız oksijen ve özümsenmiş besinlerle besler ve doyurur. Hayatın ayak seslerine işaret eden kalp sesleri, derinlerden ancak gebeliğin 40. Günlerinde duyulur. Bu dönemde kalp vücudun en büyük organı olmak yanında, orkestra şefi gibi çalışarak yaratılış mucizesinin ritmini büyük bir ustalıkla icra eder.  

   Taşıdığı yük üzerinden değerlendirme yapılırsa; kalbimiz nerede ise ilk atmaya başladığı zaman 1 damladan çok, çok daha az bir kanla vücudumuzu beslemeye başlar. 12. Haftada ki anne karnındaki bebeğin sol ventrikülünden bir atımda atılan kan miktarı sadece, evet sadece 0.02 MİLİLİTRE’DİR. Bu bizim ölçü standartlarımıza göre nerede ise yok hükmündedir. Ancak bu miktar, nerede ise birkaç damla büyüklüğündeki bir embriyo için müthiş bir rakamdır. Mikron ( milimetrenin 1000’de biri) çaplarında bir faaliyet! Evet, biz buna sadece yaratılış mucizesi diyebiliyoruz.

   Dakikada kalbi 140 kere atan bebeğin yaklaşık bir dakikada 2.8 MİLİLİTRE, yani bir çay kaşığından biraz fazla kanı, ileri doğru attığına şahit olmaktayız. Bir saatte 168 MİLİLİTRE, bir günde 4 LİTRE kanı pompalamaktadır. Bu yetişkin bir insanın 1 dakikada attığı kan miktarından daha azdır. Yani anne karnında 12 haftalık bebeğin yaşamsal kan döngüsünün bir günü, yetişkin insanın sadece 1 dakikasına eşit sayılabilir. Demek ki anne karnındaki ömür süreci daha farklı ölçülerdedir. Belki doğmuş bebek; başka bir dünyada olgunlaşmış bir meyveyi ifade etmektedir... Onun dokuz aylık anne karnında geçen süresi yetişkinler için sadece BİR GÜNLÜK zaman dilimidir, bilinmez… Kavranmaz… Anlaşılmaz. Akıl sır ermez!

   Bu arada bebek gelişiminin kalp debisi ile bağlantısını vurgulamak açısından, 34 haftalık bir bebeğin sol ventrikülü, tek seferde ortalama 2 MİLİLİTRE, dakikada 280 MİLİLİTRE, bir saatte 17 LİTRE, bir günde 400 LİTRE kanı pompalamaktadır. Artık doğma noktasına gelmiş bir bebek için rakamlar dünyada yaşamak için bağdaşılabilir hale gelmiştir. İlk zamanlara göre 1 dakikada attığı kanı tek seferde atabilecek güç, genişlik ve esnekliğe kalp kavuşmuştur. Doğum müjdesi yakınlaşmakta bebek artık adaptasyonunu tamamlamış, ebeveynlerinin kucağına ulaşma ve yüzlerini görme heyecanı ile bekleyişi beklemektedir.

   Anne karnında kalbimizin büyüklüğü haftalık değişimlerle takip edilmektedir. En büyük organda kalptir. Bebeğin var olması için bütün vücut yoğun bir şekilde çalışmakta ve her an her saniye geleceğe yönelik atılan adımlar, bir öncekine göre devleşmektedir. Yani otomatiğe bağlanmış bebek gelişmesi, saniyesi saniyesine eşit olmamakta, her yeni saniye; Yaratıcının muhteşem dokunuşları ve lütufkâr okşayışları hissedilerek geçmekte, iklim; cennetten gelen esintilerle aile ortamına saadetler sunmaktadır.

   Doğumdan sonra kalp hızı her yıl giderek düşer ve yetişkin insanda, 20 yaşlarında dakikada ortalama 80 kere atmaya devam eder. Bu bağlamda kalp bir dakikada ortalama 80 civarında çarparsa; bir saatte yaklaşık 5 BİN, günde 110 BİN, ayda 3 MİLYON, yılda 35 MİLYON, 70 yaşına gelmiş bir kişinin kalbi 2,5 MİLYAR kez çarpmakta ve kişinin canını vücudun en ücra noktalarına taşımaktadır. Hayatın iksirini her bir noktamıza taşıyarak varlığımızın mükemmel gücünü sağlamaktadır.

   Kalp yetişkin bir insanda her bir çarpmada ortalama 75 mL (5 çorba kaşığı) kanı ileri doğru atmaktadır. Dakikada yaklaşık / ortalama 6 LİTRE, saatte 360 LİTRE, Günde 9 TON, ayda 250 TON, yılda 3 BİN TON, 70 yaşına gelmiş birinde 210 BİN TON kanı kalp pompalamıştır. Bunun anlamı kalbimiz müthiş madencilik faaliyeti yaparak akciğerimizin kılcal damarlarında dolaşan tertemiz pırıl pırıl kanımıza sondaj yapmakta, odacıklarında dolaştırarak, sakladığı canımızı bu eşsiz karışımla harmanlamakta ve sonsuz diyebileceğimiz ucu bucağı olmayan büyük bir alana, vücudumuza taşımaktadır. Müthiş bir performansla görevini yapan kalbimizin bizi hayata bağlayan muhteşem serüven ve görevi, artık bütün ihtişamı ile kendisini göstermekte, hayata tutunmanın sorumluluğunu bütün organlarımıza iletmekte ve orkestra şefinin vuruşları ile sesler ahenkle duyulmaktadır.